Süre uzatım dilekçesi, belirli bir işlemin tamamlanması için tanınan sürenin yetersiz olduğu ya da çeşitli sebeplerle sürenin içerisinde işlem yapmanın mümkün olmadığı durumlarda, mahkemeye başvurularak ek süre talep edilmesidir. Bu dilekçe, özellikle yargılamada tarafların haklarının etkin bir şekilde korunabilmesi için önemli bir araçtır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 127. maddesi, süre uzatım dilekçesinin kullanımına dair düzenlemeleri içermekte olup, dava süreçlerinin düzgün bir şekilde ilerleyebilmesi için bu talebin nasıl yapılacağı ve hangi şartlarda geçerli olacağına açıklık getirmektedir.
Süre Uzatım Talebi Nedir?
Süre uzatım talebi, bir kişinin belirli bir işlemi, yükümlülüğü veya hukuki süreci yerine getirme süresinin uzatılması amacıyla yaptığı başvurudur. Hukuk sisteminde, belirli durumlar ve sebeplerle belirli bir işlemin zamanında tamamlanamayacağı öngörüldüğünde, taraflar mahkemeye ya da ilgili mercilere süre uzatımı talep edebilirler. Bu talep, genellikle önemli gerekçelere dayandırılır ve yasal haklar çerçevesinde değerlendirilir.
Süre uzatım talebi, birçok farklı alanda yapılabilir. Örneğin, bir dava sürecinin zamanında tamamlanması için belirlenen sürenin sona ermesi durumunda, davalı veya davacı tarafından süre uzatımı talep edilebilir. Aynı şekilde, sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirilmesi, vergi beyannamelerinin verilmesi ya da benzeri resmi işlemler için de süre uzatımı başvurusu yapılabilir.
Hukuken, süre uzatım talebinin kabul edilip edilmeyeceği, talebin sunulduğu mercinin takdirine bağlıdır. Ancak genel olarak süre uzatım talepleri, haklı ve geçerli sebeplerle destekleniyorsa, yasal düzenlemeler çerçevesinde kabul edilmektedir. Süre uzatım taleplerinin en temel dayanağı, hakkaniyetin sağlanması ve ilgili tarafların adil bir şekilde savunulabilmesidir.
Süre Uzatım Dilekçesi Ne Zaman Verilir?
Türk hukukunda, bir dava sürecinde tarafların belirli süreler içinde işlem yapması gerektiği gibi, belirli durumlar nedeniyle bu sürelerin uzatılmasına da olanak tanınmıştır. Bu bağlamda, süre uzatım dilekçesinin kabulü ve ek cevap süresi konusundaki düzenlemeler önemlidir.
Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, mahkemece verilen ek cevap süresi kararının taraflara tebliğ edilmesi gereklidir. Hukuk yargılamasında yazılı yargılama usulü açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 127/1 maddesi ve basit yargılama usulü açısından 317/1 maddesinde, mahkemenin ek cevap süresi talebi hakkında verilecek kararın taraflara tebliğ edilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme, ek cevap süresi talebinin kabul edilmesi durumunda, kararın taraflara bildirilmesini zorunlu kılar.
Davalının süre uzatım talebinin kabul edilmesi halinde verilen ek cevap süresinin ne zaman başlayacağına ilişkin kanunda doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda Yargıtay, farklı görüşler ortaya koymuştur ve bu görüşler, uygulamada çeşitli yorumlara yol açmaktadır. Yargıtay’ın iki temel görüşü bulunmaktadır:
- Ek Süre, İki Haftalık Yasal Sürenin Sona Erdiği Tarihten Sonra Başlar: Bu görüşe göre, davalıya ek cevap süresi verilmesi kararı alındığında, ek sürenin başlangıcı, yasal sürenin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Bu durumda, ek cevap süresi, davalıya tanınan yeni süreyi oluşturur ve ek süre, önceki süre ile birleşmez.
- Ek Süre, Kararın Davalıya Tebliğ Edildiği Tarihten Başlar: Diğer bir görüş ise, mahkemenin ek süre kararını davalıya tebliğ etmesiyle birlikte, ek cevap süresinin işlemeye başlayacağı yönündedir. Bu durumda, ek süre kararının tebliğinden sonra davalı, belirtilen süre içinde ek cevabını sunmak zorunda kalacaktır.
Bu iki farklı görüşün her biri, belirli durumlara ve davanın özel şartlarına göre uygulanabilir. Ancak genel kabul gören uygulama, ek süre kararının davalıya tebliğ edilmesinden itibaren işlemeye başlamasıdır. Bu, tarafların yargılamadaki haklarını korumak adına daha açıklayıcı ve adil bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Yargılama usullerine göre ek sürenin uzunluğu değişebilir. Mahkeme tarafından kabul edilen süre uzatım dilekçesi, genellikle bir defaya mahsus olmak üzere cevap verme süresini en fazla bir ay daha uzatabilir. Ancak, her dava türü ve yargılama usulü farklı olabileceğinden, ek süre kararının uygulanması ve sürenin başlangıcı konusunda mahkemenin takdiri ve kararının önemi büyüktür.
İnceleyebilirsiniz: Dava Zamanaşımı Hesaplama Programı
Süre Uzatım Dilekçesi ve İlk İtirazlar
Hukuk yargılamasında, davalı tarafın cevap verme süresi belirli bir zaman dilimine tabiidir. Ancak, çeşitli sebeplerle bu süreyi aşmak veya bu süre zarfında cevap verememek mümkün olabilmektedir. Bu durumda, davalı taraf süre uzatım talebinde bulunabilir. Ancak, süre uzatım dilekçesinin kabul edilmesi ve ek süre verilmesi durumu, özellikle ilk itirazların yapılması açısından önem taşır.
HMK’ya Göre İlk İtirazlar ve Süre Uzatımı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK 116. maddesinde, ilk itirazlar, davalı tarafın davaya ilişkin cevap süresi içinde mahkemeye bildirilmesi gereken itirazlardır. Bu itirazlar, davalı tarafından dava dilekçesinin içeriği veya davanın kabul edilebilirliği ile ilgili yapılan savunmalar olup, belirli bir süre zarfında yapılması zorunludur. Cevap dilekçesinin süresi içinde yapılan ilk itirazlar, yargılamanın seyrini belirleyebilir.
Bununla birlikte, davalı tarafın cevap dilekçesini vermesinin zor olduğu ya da imkansız olduğu durumlar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, davalı taraf süre uzatım talebinde bulunabilir. Süre uzatım talebi, HMK 128. maddesi çerçevesinde hakimin takdirine bağlıdır. Mahkeme, davalı tarafın sunduğu gerekçelere dayanarak, ek süre verilmesi gerektiğine karar verebilir.
Ek Süre ve İlk İtirazların Süresi
Süre uzatım talebinin kabul edilmesi durumunda, ek süre verilir ve bu sürede davalı tarafın yanıtlarını hazırlaması ve ilk itirazlarını sunması beklenir. Ancak, bu süreçte önemli bir tartışma bulunmaktadır. Kanun, ek süre verildiğinde ilk itirazların ne zaman yapılacağı konusunda doğrudan bir düzenleme yapmamıştır. Ayrıca, ek cevap süresinin başlangıcıyla ilgili de bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu belirsizlik, Yargıtay kararlarında farklı yorumlara yol açmıştır.
Yargıtay’a göre, davalı taraf süre uzatımı talep ettiğinde ve mahkeme tarafından bu talep kabul edildiğinde, ek süre içinde ilk itirazlar da yapılabilir. Bu görüş, davalıya ek süre verildiğinde, süre uzatımının yalnızca cevap dilekçesiyle sınırlı kalmayıp, ilk itirazları da kapsaması gerektiğini savunmaktadır.
Süre Uzatım Talebinin Reddi ve Sonuçları
Sürecin tamamında süre uzatım talebi kabul edilmediğinde, davalı tarafın zamanında cevap dilekçesi sunmaması sonucu, HMK 128. maddesi gereği, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır. Bu durumda, davalı tarafın taleplerine dayalı savunmalarını sunamaması, davanın seyrini olumsuz etkileyebilir. Bu sebeple böyle ciddi bir süreçte avukat desteği alınması önem arz etmektedir.
Sonuç olarak, süre uzatım dilekçesi verilmesi, davalı tarafın savunmasını hazırlamak için kritik bir adımdır. Ancak, süre uzatımı talebinin kabul edilip edilmemesi, mahkemenin takdirine bağlıdır ve her durumda ek süre verilmeyebilir. Bu nedenle, davalı tarafın cevap dilekçesini zamanında sunamaması halinde, gerekçe göstererek süre uzatımı talep etmesi önemlidir. Ek süre verilmesi durumunda ise, ilk itirazların da bu süre içinde yapılabileceği, Yargıtay’ın görüşü doğrultusunda kabul edilmektedir.
Süre Uzatım Dilekçesi Örneği
Aşağıda sizler için süre uzatım dilekçesi örneğini oluşturduk. Boş bırakılan yerlere kendi bilgilerinizi yazarak dilekçeden yararlanabilirsiniz. Süre uzatım dilekçesi örneği word olarak indirmek istiyorsanız da bu bağlantıya tıklamanız yeterli olacaktır.
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine
Dosya No: [Dava Numarası]
Davalı: [Ad, Soyad, TC, Adres]
Vekili: Av. İsmail Çavuş
Davacı: [Ad, Soyad, TC, Adres]
Konu: HMK m. 317 uyarınca süre uzatım talebimizden ibarettir.
Açıklamalar:
Yukarıda esas numarası belirtilen dosyada tarafımıza tensip tutanağı ve dava dilekçesi […tarihinde] tebliğ edilmiştir. Davaya cevap verme aşamasında müvekkilimizden alınacak yazılı ve sözlü bildirimlere göre dilekçemizi hazırlayabileceğimizden, verilen iki haftalık sürenin yeterli olmayacağı hasıl olmuştur.
Müvekkilin bu süreçte herhangi bir hak kaybına uğramaması için tarafımıza HMK m. 127 uyarınca bir aylık ek süre verilmesini talep ediyoruz. Belirttiğimiz sebeplerle, talebimizin değerlendirilmesini işbu yönde mahkemenizce karar verilmesini saygıyla arz ederiz. ../../..25
Av. İsmail Çavuş