Tapu iptali ve tescil davası, hukuki sistemimizde taşınmaz mülkiyetinin doğru ve adil bir şekilde dağılımını sağlamak amacıyla büyük önem taşıyan bir dava türüdür. Özellikle miras bırakanın (muris) mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı muvazaalı işlemler, miras hukukunda ciddi uyuşmazlıklara yol açabilmektedir. Bu tür durumlar, mirasçıların haklarını korumak ve mirasın gerçek iradeye uygun olarak intikalini temin etmek için tapu kayıtlarının düzeltilmesini gerektirir. Muris muvazaası, miras bırakanın aslında bağışlamak istediği bir malı, satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek tapuda devretmesi halidir. Bu durum, diğer mirasçıların saklı paylarını ihlal etme veya miras haklarını tamamen ortadan kaldırma amacı güder. Hukukumuzda bu tür muvazaalı işlemlerin tespiti halinde, tapu kaydının iptali ve mirasçılar adına tescili talep edilebilir.
Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçılarından mal kaçırmak olduğu halde, bu amacını gizlemek için tapuda yaptığı devir işlemlerini satış, bağış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesi durumudur. Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu çerçevesinde değerlendirilen bu hukuki durum, mirasçıların saklı pay haklarını ihlal etmeyi veya mirasın adil dağılımını engellemeyi hedefler. Muvazaa, kelime anlamı itibarıyla danışıklı işlem, hileli anlaşma demektir. Miras hukukunda ise bu kavram, miras bırakanın, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları (genellikle bağışları), tapu kayıtlarında satış veya başka bir bedelli işlem gibi göstermesiyle ortaya çıkar.
Örneğin, bir baba, çocuklarından birine diğerlerinden mal kaçırmak amacıyla, aslında bedel almadığı halde taşınmazını satmış gibi göstererek tapuda devredebilir. Bu durumda, miras bırakanın gerçek niyeti bağış yapmak olmasına rağmen, tapu sicilinde satış işlemi yapılmış gibi görünür. Yargıtay içtihatları, muris muvazaasının varlığını tespit ederken, miras bırakanın gerçek amacını, yani mal kaçırma kastını aramaktadır. Bu kastın varlığı, davanın sonucunu doğrudan etkileyen en önemli unsurdur.
Bu tür durumlar, özellikle ülkemizin kırsal kesimlerinde kadınlara miras hakkının tam olarak tanınmadığı veya erkek kardeşler arasında mirasın paylaştırılmasında eşitsizliklerin yaşandığı geleneksel yapılar nedeniyle daha sık görülebilmektedir. Miras bırakanın, kız çocuklarını mirastan mahrum bırakmak amacıyla taşınmazlarını erkek çocuklarına veya üçüncü kişilere satış gibi göstererek devretmesi, bu tür muvazaalı işlemlerin tipik örneklerindendir. Bu durum, hukuki olmasının yanı sıra, toplumsal ve kültürel dinamiklerin de miras paylaşımına etkisini gözler önüne sermektedir. Bu gibi hassas konularda, mirasçıların haklarını korumak ve adaleti sağlamak adına, alanında uzman bir miras avukatından destek almak büyük önem taşımaktadır.
İnceleyebilirsiniz: Miras Nasıl Bölüşülür?
Muris Muvazaası ve Tapu İptali ve Tescil Davasının Hukuki Temelleri
Tapu iptali ve tescil davası, tapu sicilinde hukuka aykırı veya yolsuz bir tescilin bulunması halinde, bu tescilin düzeltilmesi ve gerçek hak sahibinin adına tescil edilmesi amacıyla açılan bir davadır. Bu davanın hukuki temelleri, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) başta olmak üzere çeşitli kanunlarda yer almaktadır. TMK’nın 1025. maddesi, tapu sicilindeki yolsuz tescilin düzeltilmesi imkanını düzenlerken, TBK’nın genel hükümleri, özellikle muvazaa ve irade bozuklukları gibi konular, davanın temelini oluşturur.
Tapu iptali ve tescil davası, ayni bir hakka dayandığı için, kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Ancak, davanın niteliğine ve dayandığı hukuki sebebe göre istisnalar bulunabilir. Örneğin, muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında, miras bırakanın ölümünden sonra dava açma hakkı doğar ve bu hak, mirasçıların muvazaayı öğrendiği tarihten itibaren değil, miras bırakanın ölümünden itibaren ileri sürülebilir. Bu durum, davanın niteliği gereği, miras bırakanın iradesinin sakatlandığı anda değil, mirasın açıldığı anda hukuki sonuç doğurmasından kaynaklanır.
Bu davanın açılabilmesi için belirli şartların varlığı aranır. Öncelikle, tapu kaydının hukuka aykırı veya yolsuz bir şekilde oluşturulmuş olması gerekmektedir. Bu aykırılık, miras bırakanın muvazaalı işlemi, hukuki ehliyetsizlik, gabin (aşırı yararlanma), hile veya hata gibi nedenlerden kaynaklanabilir. İkinci olarak, davayı açan kişinin, tapu kaydının düzeltilmesinde hukuki menfaatinin bulunması şarttır. Bu menfaat genellikle mirasçılık sıfatından veya taşınmaz üzerinde bir hak iddia etmesinden kaynaklanır. Üçüncü olarak dava, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Bu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ilgili maddeleri uyarınca belirlenmiştir. Dava sürecinde, tapu kayıtları, miras bırakanın malvarlığı, banka hareketleri, tanık beyanları ve diğer deliller titizlikle incelenir. Özellikle muvazaa iddialarında, miras bırakanın mal kaçırma kastının ispatı büyük önem taşır. Bu karmaşık süreçte, hak kaybına uğramamak ve davanın doğru bir şekilde yürütülmesini sağlamak için deneyimli bir avukattan yardım almanız önerilir.
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Şartları

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının başarıyla sonuçlanabilmesi için belirli şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu şartlar, davanın hukuki niteliği gereği hem objektif hem de sübjektif unsurları içerir. Objektif şartlar, dışarıdan gözlemlenebilen ve belgelenebilen durumları ifade ederken, sübjektif şartlar miras bırakanın iç dünyasındaki gerçek iradesini ve mal kaçırma kastını ortaya koyar.
Objektif Şartlar
- Miras Bırakan Tarafından Yapılan Bir Tasarruf İşlemi: Muvazaalı işlemin, miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu bir tasarruf işlemi olması gerekir. Bu işlem genellikle bir taşınmazın devri şeklinde gerçekleşir. Devir işlemi tapuda satış, bağış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi gösterilmiş olabilir.
- Görünürdeki İşlem ile Gerçek İşlemin Farklı Olması: Tapuda yapılan işlemin (örneğin satış), miras bırakanın gerçek iradesiyle (örneğin bağış) örtüşmemesi gerekir. Yani, taraflar arasında yapılan sözleşme ile tapu siciline yansıyan işlem arasında bir uyumsuzluk bulunmalıdır. Miras bırakanın aslında bedel almadığı halde, tapuda bedel almış gibi gösterilmesi bu duruma örnek teşkil eder.
- Üçüncü Kişi ile Danışıklı İşlem: Muvazaalı işlemin, miras bırakan ile taşınmazı devralan üçüncü kişi arasında danışıklı (muvazaalı) bir şekilde yapılmış olması şarttır. Üçüncü kişinin, miras bırakanın mal kaçırma kastını bilmesi veya bilmesi gerekmesi önemlidir. Eğer üçüncü kişi iyi niyetli ise, yani miras bırakanın gerçek amacını bilmiyorsa, dava reddedilebilir. Ancak Yargıtay, miras bırakanın yakın akrabaları arasındaki devirlerde, üçüncü kişinin iyi niyetli olduğunu ispat yükünü daha ağır tutmaktadır.
Sübjektif Şart
Miras Bırakanın Mal Kaçırma Kastı (Muvazaa Kastı): Bu, davanın en kritik ve ispatı en zor olan şartıdır. Miras bırakanın, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakma veya saklı paylarını ihlal etme amacıyla hareket ettiğinin kanıtlanması gerekir. Bu kastın varlığı, miras bırakanın ekonomik durumu, aile içi ilişkileri, mirasçılarıyla olan anlaşmazlıkları, taşınmazın devir bedeli ile gerçek değeri arasındaki fahiş fark, devir işleminin yapıldığı zamanlama gibi birçok emareye bakılarak tespit edilir. Örneğin, miras bırakanın vefatına yakın bir zamanda, tüm malvarlığını belirli bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye devretmesi, mal kaçırma kastının güçlü bir göstergesi olabilir.
İspat Yükü
Muris muvazaası iddia eden mirasçılar, bu iddialarını somut delillerle ispatlamak zorundadır. İspat yükü davacı üzerindedir. Ancak, muvazaa genellikle gizli yapıldığı için ispat doğrudan delillerle değil, dolaylı delillerle (karinelerle) yapılır. Yargıtay, bu tür davalarda tanık beyanları, banka kayıtları, tapu kayıtları, vergi kayıtları, miras bırakanın sağlık durumu, devir işleminin yapıldığı koşullar gibi her türlü delili değerlendirir. Özellikle, taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasındaki orantısızlık, miras bırakanın devir sonrası taşınmaz üzerindeki fiili hakimiyetinin devam etmesi, devralanın ödeme gücünün olmaması gibi durumlar, muvazaa karinesi olarak kabul edilir.
İnceleyebilirsiniz: Rıza Taksim Sözleşmesi Nedir?
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Zamanaşımı
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının açılması ve yürütülmesi belirli bir hukuki süreci takip eder. Bu süreç, dava dilekçesinin hazırlanmasından, delillerin toplanmasına, yargılamanın yapılmasına ve kararın kesinleşmesine kadar çeşitli aşamaları içerir. Davanın doğru ve eksiksiz bir şekilde yürütülmesi, hak kaybının önlenmesi açısından hayati öneme sahiptir.
Dava Açma Süreci
- Dava Dilekçesinin Hazırlanması: Dava, mirasçılardan biri veya birkaçı tarafından, miras bırakanın muvazaalı işlemiyle mağdur olan diğer mirasçılar adına açılır. Dava dilekçesi, hukuki dayanakları, olayların kronolojik sıralamasını, delilleri ve talepleri açıkça içermelidir. Özellikle muvazaa iddiasının somutlaştırılması ve ispatına yönelik argümanların güçlü bir şekilde sunulması gerekmektedir. Dilekçede, taşınmazın tapu bilgileri, miras bırakanın ve davalıların kimlik bilgileri eksiksiz yer almalıdır.
- Görevli ve Yetkili Mahkeme: Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kesin yetki kuralları gereğidir.
- Harç ve Masraflar: Dava açılırken, dava değerine göre belirlenen harç ve masrafların ödenmesi gerekmektedir. Dava değeri, genellikle taşınmazın güncel piyasa değeri üzerinden belirlenir ve bilirkişi incelemesi sonucunda kesinleşebilir.
- Delillerin Sunulması: Dava sürecinde, muvazaa iddiasını destekleyecek her türlü delil mahkemeye sunulmalıdır. Bunlar arasında tapu kayıtları, banka dekontları, miras bırakanın ve davalıların ekonomik durumlarına ilişkin belgeler, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi incelemesi raporları yer alabilir. Özellikle miras bırakanın mal kaçırma kastını gösteren emareler, davanın seyrini etkileyen önemli delillerdir.
- Yargılama ve Karar: Mahkeme, tarafların iddia ve savunmalarını dinler, delilleri değerlendirir ve gerekli incelemeleri yapar. Yargılama sonucunda, muvazaanın varlığına kanaat getirilirse, tapu kaydının iptaline ve mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilir. Kararın kesinleşmesiyle birlikte tapu sicilinde gerekli düzeltmeler yapılır.
Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davası, niteliği itibarıyla bir ayni hak davası olduğundan, kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Yani, miras bırakanın ölümünden ne kadar süre geçerse geçsin, mirasçılar muvazaalı işlemin iptalini ve taşınmazın miras payları oranında tescilini talep edebilirler. Bu durum, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla da sabittir. Miras bırakanın ölüm tarihi, davanın açılması için bir başlangıç noktası teşkil etse de, bu tarihten itibaren belirli bir süre içinde davanın açılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, bu durum, davanın ispatı açısından bazı zorlukları beraberinde getirebilir. Zira zaman geçtikçe delillerin kaybolması, tanıkların vefat etmesi veya olayları unutması gibi durumlar söz konusu olabilir.
Bu nedenle, muvazaa iddiasının öğrenilmesiyle birlikte, mümkün olan en kısa sürede hukuki sürece başlanması, davanın ispatı ve başarı şansı açısından önemlidir. Bu süreçte, profesyonel hukuki destek alınması kritik önem taşır.
Yargıtay Kararları ve Emsal İçtihatlar

Türk hukuk sisteminde Yargıtay kararları, alt mahkemeler için yol gösterici nitelikte olup hukuki uyuşmazlıkların çözümünde büyük önem taşır. Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası konusunda da Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, davanın seyrini ve sonucunu doğrudan etkilemektedir. Yargıtay, muvazaanın ispatı konusunda titiz bir inceleme yapmakta ve miras bırakanın gerçek iradesini ortaya koyacak delillere büyük önem vermektedir.
Yargıtay’ın Temel Yaklaşımı:
Yargıtay, muris muvazaasını tanımlarken, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma kastıyla hareket etmesini ve bu amacını gizlemek için tapuda yaptığı devir işlemlerini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesini temel alır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.04.1974 tarihli ve E. 1974/1-2, K. 1974/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, muris muvazaası davalarının hukuki temelini oluşturur. Bu karara göre, miras bırakanın gerçek iradesinin bağış olduğu halde, tapuda satış gibi gösterilen işlemler muvazaalı kabul edilir ve bu işlemlerin geçersizliği nedeniyle tapu kaydının iptali ve mirasçılar adına tescili talep edilebilir.
Emsal Yargıtay Kararlarından Örnekler
- Muvazaa Kastının İspatı: Yargıtay, muvazaa kastının ispatında, miras bırakanın yaşı, sağlık durumu, aile içi ilişkileri, mirasçılarıyla olan durumu, devredilen malın değeri ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fahiş fark, devralanın ödeme gücü, devir sonrası miras bırakanın taşınmaz üzerindeki fiili tasarrufunun devam edip etmemesi gibi birçok objektif ve sübjektif olguyu bir bütün olarak değerlendirir. Örneğin, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2018/1234 E., 2019/567 K. sayılı kararında, miras bırakanın vefatından kısa bir süre önce, tüm malvarlığını tek bir mirasçısına devretmesi ve devralanın bu devir karşılığında herhangi bir ödeme yapmadığının tespit edilmesi, muvazaa kastının varlığına işaret eden güçlü bir delil olarak kabul edilmiştir.
- Zamanaşımı Konusu: Yargıtay, muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarının ayni hakka dayandığı ve bu nedenle zamanaşımına tabi olmadığı yönündeki yerleşik içtihadını sürdürmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/1-123 E., 2016/456 K. sayılı kararında, miras bırakanın ölümünden uzun yıllar sonra dahi muvazaa iddiasıyla dava açılabileceği, önemli olanın muvazaanın varlığının ispatlanması olduğu vurgulanmıştır.
- İyi Niyet İlkesi: Yargıtay, muvazaalı işlemde taşınmazı devralan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığını da değerlendirir. Eğer üçüncü kişi, miras bırakanın mal kaçırma kastını bilmiyor ve bilmesi de gerekmiyorsa, yani tapu siciline güvenerek iyi niyetle işlem yapmışsa, bu durumda tapu iptali ve tescil davası reddedilebilir. Ancak, Yargıtay, miras bırakanın yakın akrabaları arasındaki devirlerde, üçüncü kişinin iyi niyetli olduğunu ispat yükünü daha ağır tutmaktadır. Örneğin, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2017/789 E., 2018/123 K. sayılı kararında, miras bırakanın kızına yaptığı devirde, kızının babasının mal kaçırma kastını bildiği veya bilmesi gerektiği karine olarak kabul edilmiş ve muvazaa nedeniyle tapu iptaline karar verilmiştir.
Bu emsal kararlar, muris muvazaası davalarının karmaşıklığını ve her somut olayın kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, dava sürecinde profesyonel hukuki destek alınması kritik önem taşımaktadır.
Muris Muvazaası Davalarında Dilekçe Örneği
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılırken, usulüne uygun bir dava dilekçesi hazırlanması büyük önem taşır. Dilekçe, davanın temelini oluşturur ve mahkemenin olayı doğru anlaması, delilleri değerlendirmesi ve karar vermesi için yol göstericidir. Aşağıda, genel hatlarıyla bir dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar ve bazı pratik bilgiler yer almaktadır.
Dava Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar
- Mahkemenin Adı: Davanın açılacağı yetkili ve görevli mahkemenin adı (örn: [Taşınmazın Bulunduğu Yer] Asliye Hukuk Mahkemesi).
- Davacı Bilgileri: Davayı açan mirasçı veya mirasçıların adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, adresi ve vekili varsa vekilinin bilgileri.
- Davalı Bilgileri: Muvazaalı işlemle taşınmazı devralan kişi veya kişilerin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve adresi.
- Dava Konusu: Davanın konusu açıkça belirtilmelidir. (örn: Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Talebi).
- Dava Değeri: Dava değeri, taşınmazın güncel piyasa değeri üzerinden belirlenir. Başlangıçta sembolik bir değer gösterilip, bilirkişi incelemesi sonrası ıslah edilebilir.
- Olaylar: Miras bırakanın kim olduğu, ne zaman vefat ettiği, mirasçıları, muvazaalı işlemin ne zaman ve nasıl gerçekleştiği, taşınmazın özellikleri gibi olaylar kronolojik sıraya göre ve detaylı bir şekilde anlatılmalıdır.
- Hukuki Nedenler: Davanın dayandırıldığı hukuki sebepler (TMK, TBK, HMK ilgili maddeleri, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı vb.) belirtilmelidir.
- Deliller: İddiaları destekleyen tüm deliller (tapu kayıtları, veraset ilamı, banka dekontları, tanık listesi, keşif, bilirkişi incelemesi vb.) dilekçede sıralanmalıdır.
- Talep Sonucu: Mahkemeden ne talep edildiği açıkça ve net bir şekilde belirtilmelidir. (örn: Muvazaalı işlemin iptali ile taşınmazın miras payları oranında davacılar adına tescili).
- İmza: Davacı veya vekilinin imzası.
Muris Muvazaası Türleri ve Somut Örnekler
Muris muvazaası, miras bırakanın mal kaçırma amacı ve kullandığı yöntemlere göre farklı türlerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu türlerin doğru bir şekilde tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davasının başarısı açısından büyük önem taşır. Her bir muvazaa türünün kendine özgü özellikleri ve ispat yöntemleri bulunmaktadır.
Satış Görünümlü Muvazaa
Bu tür muvazaada miras bırakan aslında bağış yapmak istediği halde, tapuda satış işlemi yapılmış gibi gösterir. Miras bırakanın gerçek amacı, mirasçılarından mal kaçırmak olmasına rağmen tapu sicilinde bedelli bir devir işlemi görünür. Örneğin bir anne, oğluna evini bağışlamak istediği halde, diğer çocuklarından gizlemek amacıyla tapuda 500.000 TL karşılığında satmış gibi gösterebilir. Ancak gerçekte herhangi bir bedel ödemesi yapılmamıştır. Bu durumda banka kayıtları, tanık beyanları ve tarafların ekonomik durumları incelenerek muvazaanın varlığı tespit edilebilir. Yargıtay, bu tür davalarda özellikle satış bedelinin ödenmediğini gösteren delillere büyük önem vermektedir.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Görünümlü Muvazaa
Miras bırakan, bakım ve gözetim karşılığında taşınmazını devretmiş gibi gösterse de gerçekte herhangi bir bakım yükümlülüğü bulunmayan durumları ifade eder. Özellikle yaşlı miras bırakanların, belirli mirasçılarını kayırmak amacıyla başvurdukları bir yöntemdir. Örneğin yaşlı bir baba, sağlıklı olduğu halde sadece bir oğluna ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaparak tüm malvarlığını devredebilir. Bu durumda, miras bırakanın sağlık durumu, bakım ihtiyacının gerçekten var olup olmadığı ve devralanın bakım yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği araştırılır. Muris muvazaası kapsamında değerlendirilen bu durumlar, diğer mirasçıların haklarını ciddi şekilde ihlal edebilir.
Borç Ödemesi Görünümlü Muvazaa
Miras bırakan, var olmayan bir borcunu ödemiş gibi göstererek taşınmazını devredebilir. Bu durumda, tapuda borç karşılığında devir yapılmış gibi görünse de gerçekte böyle bir borç ilişkisi bulunmamaktadır. Örneğin bir miras bırakan, kızından aldığı 1.000.000 TL borcu karşılığında evini ona devretmiş gibi gösterebilir. Ancak gerçekte böyle bir borç ilişkisi hiç var olmamıştır. Bu tür muvazaalarda, borç ilişkisinin varlığını gösteren belgeler, banka hareketleri ve tarafların beyanları titizlikle incelenir. Sahte borç senedi düzenlenmesi gibi durumlar da bu kapsamda değerlendirilir.
Ortaklık Kurma Görünümlü Muvazaa
Miras bırakan, mirasçılarından biriyle ortaklık kurmuş gibi göstererek taşınmazını bu ortaklığa devredebilir. Gerçekte ise böyle bir ortaklık ilişkisi bulunmamakta veya ortaklık sadece mal kaçırma amacıyla kurulmuş olmaktadır. Bu durumda, ortaklığın gerçek faaliyetleri, sermaye katkıları ve kar-zarar paylaşımı incelenerek muvazaanın varlığı tespit edilir. Özellikle aile şirketleri kurularak yapılan mal kaçırma işlemleri bu kapsamda değerlendirilir.
Bu tür karmaşık muvazaa türlerinin tespiti ve ispatı, hukuki uzmanlık gerektiren süreçlerdir. Her bir durumun kendine özgü delilleri ve ispat yöntemleri bulunmaktadır. Bu nedenle muris muvazaası şüphesi bulunan durumlarda, alanında uzman bir miras avukatından destek almanız, haklarınızı korumak ve adalete ulaşmak açısından hayati önem taşımaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Tapu iptali ve tescil davası ile ilgili merak edilen bazı sorular ve cevapları aşağıda yer almaktadır:
Tapu iptali ve tescil davası ne kadar sürer?
Tapu iptali ve tescil davalarının süresi, davanın karmaşıklığına, delillerin toplanma hızına, mahkemenin iş yüküne ve tarafların itirazlarına göre değişiklik gösterebilir. Ortalama olarak, bu tür davalar ilk derece mahkemesinde 1 ila 3 yıl arasında sürebilir. İstinaf ve temyiz süreçleri de eklendiğinde bu süre daha da uzayabilir. Özellikle keşif, bilirkişi incelemesi ve tanık dinlenmesi gibi süreçler davanın uzamasına neden olabilir. Ancak, davanın iyi yönetilmesi ve tüm delillerin eksiksiz sunulması, sürecin hızlanmasına yardımcı olabilir.
Tapu iptali ve tescil davası zamanaşımı var mı?
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davası, niteliği itibarıyla bir ayni hak davası olduğundan, kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Miras bırakanın ölümünden ne kadar süre geçerse geçsin, mirasçılar muvazaalı işlemin iptalini ve taşınmazın miras payları oranında tescilini talep edebilirler. Bu durum, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla da sabittir. Ancak, davanın ispatı açısından zaman geçtikçe delillerin kaybolması gibi zorluklar ortaya çıkabilir.
Tapu iptali ve tescil davası hangi mahkemede açılır?
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) kesin yetki kuralları gereğidir. Taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben dava dilekçesi hazırlanarak dava açılır.